40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
53,9495£% 0.21
4.320,96%0,56
7.017,00%0,27
27.981,00%0,27
10.219,40%-0,06
฿%
$%
02:00
Proje kapsamında yer alan 14 dernek arasında; Ateroskleroz Derneği, Avrasya Kalp Yetersizliği Derneği, Dahiliye Uzmanları Derneği, İç Hastalıkları Uzmanlık Eğitim Araştırma Derneği, Kalp Damar Hastalıklarıyla Mücadele ve Farkındalık Derneği, Kardiyovasküler Akademi Derneği, Klinik Endokrinoloji ve Diyabet Derneği, Metabolik Sendrom Derneği, Türk Diyabet Cemiyeti, Türk Girişimsel Kardiyoloji Vakfı, Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği, Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği, Türkiye Diyabet Vakfı, Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği yer alıyor.
Dernek uzmanları, açıkladıkları ortak deklarasyonda şu mesajı vurguladı: “Bizler, Türkiye genelinde farklı uzmanlık alanlarında faaliyet gösteren 14 dernek olarak, ülkemizde başta hipertansiyon ve tip 2 diyabet olmak üzere kronik hastalıklarla mücadele eden bireylerin yaşam kalitesini artırmak, komplikasyon risklerini azaltmak ve toplum sağlığını geliştirmek amacıyla ortak bir irade ile hareket etmeye karar verdik.
Ülkemizin gelecek nesillerinin sağlıklı ve refah içinde olabilmesi, sağlık sistemi üzerinde yaratılan yükün azaltılabilmesi için tüm sağlık meslek mensuplarının konu hakkında bilgilendirilmesi, ilgili kamu kurumları da dahil olmak üzere tüm sağlık kurum ve kuruluşlarının özellikle hipertansiyon, diyabet ve diğer kardiyovasküler hastalıklar, bu hastalıkların temelleri ve tedavi yöntemleri konusunda bilgilendirilmesi bir zorunluluktur.”
Bilimsel araştırmalar, Türkiye’de hipertansiyon ve diyabet yönetiminin hedeflenen kontrol seviyelerinin oldukça gerisinde olduğunu gösteriyor:
* Hipertansiyon tedavisinde hedefe ulaşma oranı yalnızca %22,2’dir. (1)
* Tip 2 diyabette hedefe ulaşma oranı ise %36,7 seviyesindedir. (2)
* Bu veriler, hastaların tedaviye erişim imkânı olmasına rağmen kontrolün sağlanamadığını, bunun da komplikasyon oranlarını yükselttiğini açıkça göstermektedir.
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre kronik hastalıklarda tedaviye uyum, sağlık sonuçlarını belirleyen en kritik faktörlerden biridir. “Tedaviye Uyum”: Hastaların doktorları tarafından önerilen yaşam tarzı değişikliklerine uyması ve reçete edilen ilaçları önerildiği şekilde kullanması olarak tanımlanmaktadır.
Yapılan global çalışmalar:
Kronik hastalıklarda her 2 hastadan 1’inin tedaviye uyumsuz olduğunu göstermektedir.
Hipertansiyon ve diyabette düşük uyum oranlarının; kardiyovasküler hastalıklar, felç, böbrek yetmezliği ve erken ölüm riskini anlamlı biçimde arttırdığı kanıtlanmıştır.
OECD verileri, tedavi uyumunun artırılmasının uzun dönem ölüm oranlarını %21 azaltabileceğini göstermektedir.
Aynı rapora göre, Avrupa’da yüksek uyum ile yıllık 125 milyar € sağlık harcaması tasarrufu sağlanabilir.
Bu sonuçlar, tedaviye uyumun yalnızca bireysel sağlıkla sınırlı kalmadığını; ülke ekonomisi, sağlık harcamaları ve iş gücü üretkenliği açısından da milli bir önem taşıdığını ortaya koymaktadır.
Türkiye’deki düşük uyum oranının sağlık sistemi üzerindeki yükü artırdığını belirten uzmanlara göre;
*Türkiye’de hipertansiyon tedavisine başlayan hastaların %50’si ilk yıl içinde tedaviyi bırakıyor.
*Tedaviye uyumsuzluk, diyabet komplikasyonlarını tetikliyor.
*Uyum azaldıkça hastaneye yatışlar %20’ye kadar artış gösteriyor.
Bu tablo hem toplum sağlığını hem de sağlık sisteminin sürdürülebilirliğini tehdit eden bir yük oluşturmaktadır.
Obezite görme bozukluklarına da neden olabiliyor
1
Bir şehrimizde alarm verildi! Giriş çıkışlar kapatıldı
398 kez okundu
2
Araştırma: Müzik dinlemek demans riskini azaltabilir
385 kez okundu
3
İstanbul’daki iki köprü meme kanseri farkındalığı için pembe renkle aydınlatıldı
355 kez okundu
4
Bilimsel yayınlarda bildirilen 38. vaka! 20 günlük bebeğe iman tahtası yapıldı
332 kez okundu
5
‘Hastane servis odasındaki doğumda doktorun elinden kayan bebek öldü’ iddiasına çifte soruşturma
326 kez okundu